Yeryüzündeki herşeyin bir yaratılış amacı
vardır. Allah bu gerçeği Kuran’da şöyle bildirmektedir:
“Bizim, sizi boş bir amaç uğruna
yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”
(Mü’minun Suresi, 115)
Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin
arasındakileri hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık... (Hicr Suresi,
85)
İnsanın yaratılışındaki her detayda da bir
amaç vardır. Gözümüzün, kulağımızın, burnumuzun, her bir hücremizin,
hücrelerimizdeki iyon kapılarının, DNA’larımızdaki nükleik asit
sıralamalarının, sinir ağımızdaki bağlantıların, nöronlar arasındaki
boşlukların, sinirleri kaplayan yağlı kılıfın, faaliyetleri hızlandıran
enzimlerin ve saymakla bitiremeyeceğimiz detayların her biri, belli bir amaca
hizmet etmek üzere yaratılmışlardır.
Rabbimiz bizi her yerden sarıp
kuşatmaktadır. Bu gerçek Kuran’da “... Biz ona şahdamarından daha yakınız.”
(Kaf Suresi, 16), “Doğu da Allah’ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah’ın
yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir.” (Bakara
Suresi, 115) ayetleri ile açıkça bildirilmektedir. Bu kitap boyunca ele
aldığımız incelikler, detaylar, benzersiz tasarımlar da Rabbimiz’in varlığını,
yarattıkları üzerindeki hakimiyetini ortaya koyan işaretlerden sadece bir
bölümüdür. Bu işaretleri gerektiği şekilde yorumlamak ise herkesin vicdanı ve
aklı ölçüsünde mümkün olmaktadır.
Kimileri bu detaylarda sergilenenler
karşısında -Allah’ın ilmini yakından incelediği, araştırdığı, üzerine kitaplar
yazdığı halde- Allah’ın yaratışındaki hikmetleri kavrayamaz. Kuran’da bu gibi
kimseler “Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah,
güç sahibidir, Azizdir.” (Hac Suresi, 74) ayetiyle tanıtılır. İman edenlerin
örnek davranışları ise şu ayetle bildirilir:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken
Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve
derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin
azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 191)
Allah’ın, insan bedeninin her milimetre karesinde
karşımıza çıkan ilminin, sanatının, aklının üstünlüğü insanlara çok önemli
mesajlar taşımaktadır. Bu bilgileri değerlendirmenin önemi, bir ayette “...
Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar ‘içleri titreyerek-korkar’...”
(Fatır Suresi, 28) ifadesi ile bildirilmektedir. Kendi bedenimiz de dahil olmak
üzere çevremizde böylesine detaylı ve amaçlı bir yaratılış varken, insanın
amaçsız olduğunu düşünmek son derece anlamsızdır. Elbette ki insanın bu
dünyadaki varlığının bir amacı vardır. Nefes aldığımız, yaşadığımız her saniye
sayısız detay bize nimet olarak sunulmaktadır. Bu kadar güzellik ve incelik
oluşturulmuşsa, bunların bizim için bir anlamı olmalıdır. Bu mesajlar, bizlere,
Allah’ı gereği gibi takdir etmemizi, bizi yaratan Rabbimiz’i tanımamızı, O’nun
üzerimizdeki rahmetini görmemizi ve O’na gereği gibi şükrederek kulluk
görevimizi yerine getirmemizi hatırlatmaktadır.
Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin
arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz
o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla
davran. Çünkü Rabbin, Yaratan ve bilenin ta Kendisi'dir. (Hicr Suresi, 85-86)
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir
bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)