İman Hakikatlerinin ve Kuran Mucizelerinin önemi

İman hakikatleriyle, Kuran mucizeleriyle imanı açan, imanı vurgulayan, imanda tereddütleri yok eden bilimsel, akılcı, mantıklı izahlarla insanların ufuklarını açmak, iman etmelerini ve imanda derinleşmelerini sağlamak en hayati konudur. Mutluluğu sağlayan ana neden imandır. Müslüman imanın üstündeki perdeleri tek tek açacak, açtıkça mutlu olacak. (Adnan Oktar)

22 Ağustos 2018 Çarşamba

İnsanın Yaşam Kaynağı Kan Tesadüfen Oluşamaz


Ayakta durabilmemizi, bedenimizin belirli bir sıcaklığa sahip olmasını, sağlıklı olarak hayat sürdürebilmemizi vücudumuzda hiçbir noktayı atlamaksızın dolaşan bir sıvıya borçluyuz: Kan. Bu sıvıya verilmiş olan en temel görev, beynimizin en derin kıvrımından derimizin en ince noktasına kadar ulaşarak, hücrelerin canlı kalabilmek için ihtiyaç duyduğu oksijeni sağlamaktır. Çünkü hücrenin şekeri parçalayarak enerji üretebilmesi için oksijen gereklidir. Kanın bir hücreye ulaşamaması yani oksijenin eksikliği hücrenin ölümü anlamına gelir. Ancak bu sistem insan vücudundaki 100 trilyon hücre için kusursuz bir şekilde her an işler ve kan bir dakikada 1440 km’lik bir yolculuk yaparak tüm hücrelere ihtiyacı olan oksijeni ulaştırır.

Ortalama ağırlıktaki bir vücudun her yanını kaplayan damarların içinde mutlaka 5 litre kanın dolaşması gerekmektedir. Bu miktarın bir kısmı, örneğin bir litrelik bölümü eksilirse geri kalan kanı hareket ettirmek zorlaşır. Eğer kan, damarları dolduramazsa bu durumda ince damarlar birbirlerine yapışır, kan dolaşımı durur ve hücreler hızla ölmeye başlar. Hücrelerin oksijensizliğe dayanma süreleri ise sadece bir-iki dakika kadardır.



Bu durum vücudun kan ihtiyacının sürekli kontrol edilerek, ihtiyaç doğrultusunda sabit bir ölçüde tutulmasını gerektirir. Kan hücrelerinin tesadüf eseri kendi kendilerine böyle bir yetenek edindiklerini ve birtakım hesaplamalar yapabildiklerini ve kusursuz bir şekilde hiç ara vermeden bu görevi yerine getirme bilincine sahip olduklarını iddia etmek kuşkusuz mantıksızdır. Kaldı ki bahsettiğimiz bu özellik insanın dolaşım sistemine ait özelliklerden sadece bir tanesidir. Kan, içindeki her biri farklı sorumluluklara sahip hücrelerle vücudun içinde devriye gezerek diğer hücrelere besin taşır; onların atık maddelerini toplayıp böbreğe, akciğere, karaciğere götürür; hormonları salgı bezlerinden alıp ihtiyacı olan organlara iletir; vücut ısısını dengede tutar ve vücuda herhangi bir yabancı madde girdiğinde savunma yapar. Üstelik tüm bu işleri bir insan vücudunda ortalama 70 yıl boyunca hiç aksatmadan mükemmel bir biçimde gerçekleştirir. (Detaylı bilgi için bkz. Kan ve Kalp Mucizesi, Harun Yahya, Araştırma Yayıncılık)


Kanın damarlar içinde dolaşmasını ve vücudun her hücresine anında ulaşmasını sağlayacak itici güç, çok özel bir pompalama sistemine sahip olan kalp tarafından sağlanır. Kalbin en önemli özelliği durmadan çalışabilmesidir. Kalp hiçbir zaman kas yorgunluğu çekmeyen özel kaslardan oluşmuştur. İnsan yapımı hiçbir pompa, kalp gibi dinlenmeden bir ömür boyu çalışıp, şartlara göre değişen pompalama ayarı yapabilme yeteneğine sahip değildir. Bu da Rabbimiz’in ilmini, kalpteki tasarımın olağanüstülüğünü ortaya koyan önemli bir gerçektir.

Öte yandan vücuttaki organların, işlevlerini gerçekleştirebilmek için çeşitli maddelere ihtiyaçları vardır. Bu maddeler organlara kan vasıtası ile ulaştırılır. Glikoz, amino asit, vitamin, mineral gibi besinler ve en önemlisi oksijen bunlardan bazılarıdır. Bu durumda vücuda yayılan damarların, kanın her tarafa ulaşmasının ve üstlendiği görevi kusursuzca yerine getirmesinin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çünkü organları besleyen hücrelerin canlı kalmaları için kanın taşıdığı bu maddeler vazgeçilmez öneme sahiptir.

Ancak her organın ihtiyacı olan kan miktarı aynı değildir. Örneğin metabolizması yüksek olan organlar daha fazla kana ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla kan aktarımındaki miktarda da bilinçli bir ayar söz konusudur. Fakat bu ayar önceden programlanmış bir makine gibi sabit çalışmaz. Olağan dışı olaylarda kan dolaşımı acil duruma göre çalışma sistemini değiştirir. Örneğin zehirlenme söz konusu olduğunda, oksijeni azalan vücut alarm verir ve zehirlenen dokulara giden kan akışı artırılır.

Kan, oksijen taşımakla ya da besinleri toplamakla kalmaz, hücrelerin atıklarını da temizleyerek vücuttan atılmalarını sağlar. Trilyonlarca hücrenin her biri gün içinde pek çok atık madde açığa çıkarır. Karbondioksit, üre gibi vücuda zararlı etkilerde bulunabilecek bu atıklar akan kan ile toplanır. Üre böbreklere taşınarak vücuttan atılırken, karbondioksit gazı da akciğerlere götürülerek buradan dışarıya verilir.

Görüldüğü gibi içimizde her anı ince ve kusursuz bir plan üzerine işleyen bir sistem vardır. Peki bu sistem kimin denetimindedir? Bunu şuursuz hücrelerin biraraya gelerek oluşturduğu kalp, akciğer gibi organların kendi kendilerine yapmaları mümkün değildir. Aynı şekilde şuursuz kan hücrelerinin de tesadüf eseri vücuttaki diğer tüm hücrelere oksijen ulaştırmak gibi aralıksız süren hayati bir görevi üstlenmeleri imkansızdır. Hiç şüphesiz kendilerine ait olmayan yüksek bir şuuru sergileyen bu hücreler Allah’ın ilhamıyla hayatımızın devamı için çalışmaktadırlar. Kendilerine verilen kusursuz görevleri yerine getirmektedirler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder